Skip links

SSS

Kaliteli zeytinyağı için en iyi zeytinleri seçerken, uzmanlığımızla lezzetin kalitesini size sunuyoruz.

Bunları Biliyor Musunuz?

Zeytinyağı, zeytin ağacı Olea Europaea’nın meyvelerinden, meyvenin yapısını bozmayacak uygun ısıl bir ortamda, sadece yıkama, kırma, yoğurma, santrifüj, filitreleme gibi mekanik ve fiziksel işlemlerle elde edilen ve meyvenin doğal kimyasını, duyusal özelliklerini ve fiziksel özelliklerini taşıyan yağlara denir. Kısaca zeytin meyvesinden elde edilen meyve suyudur.

Zeytinyağı gliserin ve oleik asit maddelerinin birleşmesinden oluşmaktadır. Bu karışımdaki oleik asit, gliserinin içerisinde tam anlamıyla karışmaz, bir kısmı yağ zeytinyağı içerisinde serbest kalır. İşte bu oleik asit oranları, 100 gramda bulunan yağ oranı ile belirlenmektedir. Zeytinyağların asit oranları, bu sebeple yüzdelik olarak verilmektedir. En iyi zeytinyağı ürünlerinin asit oranları %0,1 ile %1 arası asit oranına sahip ürünlerdir. Asit oranı %2’den az olan zeytinyağları, ‘natürel birinci’ olarak adlandırılır. Asit oranı %0,8’e kadar olan zeytinyağları, ‘sızma’ olarak adlandırılmaktadır. %2-3 zeytinyağı asit oranları olanlara ise ‘natürel ikinci’ adı verilmektedir.
Asidite düzeyi zeytinyağının elde edildiği zeytinlerin temizliğine, şekline, sağlıklı veya sağlıksız oluşu sonucu ve hasat ile işlenme süreci arasında geçen zamana zeytini işleyen makinelerin temizlik düzeyine göre değişkenlik göstermektedir. Ne kadar temiz ve sağlıklıysa asiditesi o kadar düşük olur. Ne kadar zeytin özelliklerini kaybetmişse o kadar asiditesi yüksek olur. Ürünün kendisi, üretim ortamı ve metodu ve de saklanma koşulu ve sıcaklığı da çok önemlidir.
Zeytinyağının asidi ile ilgili doğru bilinen en büyük yanlış ise, asitli zeytinyağının genzi yaktığı düşüncesidir. Bahse konu olan yakma hissi; yağın içinde bulunan polifenollerin boğazda yarattığı “iğne batma hissi”dir. Serbest kalan oleik asit miktarı ne kadar az olursa zeytinyağı güzel ve lezzetli olur. Bu nedenle her gıda maddesinde olduğu gibi zeytinyağının da asitlik derecesi önemlidir. Asitlik derecesi, zeytinyağı ürününün kalitesini belirleyen önemli unsurlardan biridir. Unutulmamalıdır ki, önemli olan şey sağlık bileşenleridir.

Üretim esnasında zeytin hamuruna hiçbir ilave yapmadan sadece mekanik olarak zeytin hamurunun ısıtılmasıyla (25-28 derece aralığında) yapılan sıkım işlemine soğuk sıkım denmektedir. Nasıl ki sağlıklı bir insan vücudunun ısısı 36-37 derece ise, zeytin meyvesinin ağaç dalındaki iç sıcaklığı da 25-28 derecedir. Kendi sıcaklığında sıkım yapılmasıyla zeytinin içerisindeki oleik bileşenlerin tamamının zeytinyağına geçebilmesi zeytinyağı üretiminde önemli bir aşamadır. Soğuk sıkım lüks bir değer gibi sunulmaktan öte, ‘Natürel Sızma Zeytinyağı’ üretimi için normal olarak değerlendirilmesi gereken bir mecburiyettir.

Zeytinyağı tüketime engel olacak şekilde bozulmaz, ancak tat ve lezzet bakımından (acılık, yakıcılık, meyvemsilik) negatif yönde değişikliğe uğrayabilir. Zeytinyağı son tüketim tarihi, yağın elde edildiği zeytinin cinsine, yağın filtre durumuna, saklama koşulları ve ambalaj cinsine göre değişmekle ile birlikte 6 ay ila 2 yıl içerisinde değişiklik göstermektedir.

Zeytinyağını oda sıcaklığında 2 yıl süre ile hava ve ışık almayan cam bir kapta güvenle saklayabilirsiniz. Bu şartların zeytinyağınızın kalitesini kesinlikle etkilememektedir.

Zeytinyağına muhafaza edilen ortamda en çok zarar verecek olan koşulları ısı, ışık, oksijen ve nem olarak sıralayabiliriz. Bu dört unsuru göz önünde bulundurarak 13- 18 derecede, karanlık (ışık almayan yerde), hava boşluğu kalmayacak şekilde ağzı sıkıca kapalı, tercihen cam ya da teneke ambalajlarda, nemden uzakta saklanmalıdır. Bu koşullar sağlandığı takdirde zeytinyağı iki yıl tazeliğini koruyacaktır.

Filtresiz yağ ‘doğal, el değmemiş, işlem görmemiş’ gibi algı uyandırsa da aslında konunun aslı farklıdır. Filtre edilmemiş yağ içinde bulunan posa ile yavaş yavaş kalitesinden ödün vermektedir. Filtrelenmemiş yağ taze olarak kısa bir süreliğine tüketilebilirken, sıkımdan sonra ilk 1,5-2 ay içerisinde filtreleme işlemi tamamlanması tavsiye edilmektedir.

Erken hasatta üretilen zeytinyağı birkaç gün boyunca hammaddesi krom olan bir kapta (genellikle krom tanklarda) bekletilir. Tortusu dibe çöken zeytinyağının hava ile temas etmemesine özen gösterilerek başka bir tanka aktarılması sağlanır. Dibe çöken posası ise zeytinyağını bozacağı için ayrı bir yere alınır. Olgun hasat zeytinyağında ise bu bekleme süresi çok daha uzun olduğundan zeytinyağı üretiminin hemen ardından, önce toprak sonrasında kağıt filtreden geçirilir. Böylelikle daha parlak zeytinyağı elde edilir. Filtre edilmemiş zeytinyağları hemen tüketilmediği takdirde “ransit” denilen kötü unsurların oluşmasına neden olur. Bu unsurlar, yağın kokusunu, rengini ve tadını değiştirerek kalitesini düşürmektedir.

Kızartmayı sağlık açısından önermesek de kızartma için kullanılması en doğru olan yağ, zeytinyağıdır. Diğer yağlara baktığımızda kritik sıcaklık dereceleri tereyağı için 110°, margarin için 150°, soya yağı için 170°, ayçiçek yağı için 170°, zeytinyağı için 210°, yer fıstığı yağı için 220° ve palm yağı için 240 derecedir. Bu bilgiler ışığında ev kullanım şartlarında 200 dereceyi geçemeyeceğimizi göz önünde bulundurarak kızartma için kullanılması gereken en uygun yağın zeytinyağı olduğunu görmekteyiz.

Zeytinyağı her sıvı madde gibi donma ve kaynama noktalarına sahiptir. Normal şartlarda 13 ile 14 derece sıcaklıkta muhafaza edilmesi gereken zeytinyağı daha soğuk bir ortamda donma reaksiyonu gösterir. Hakikilik testi olarak da kullanılan söz konusu değişim aslında oldukça sıradan bir donma işlemidir.
Zeytinyağının donmasını etkileyen yetiştiği iklim, sıkım işlemi, o sene ki hava şartları vs gösterilmektedir. Zeytinyağına başka yağlar da ilave edilerek donduğu gözlemlenmiştir. Zeytinyağı donar ancak bulunduğu ortama göre donma süresi ve süreci değişebilir. Zeytinyağının donması yağın bozulduğu anlamına gelmez. Soğuk havalar da donan zeytinyağı, yeterli sıcaklıkta tekrar eski haline dönebilmektedir.
Diğer yandan, gerçek zeytinyağları da düşük derecedeki sıcaklıklarda tamamen donma durumuna geçemeyebilir. Kimi zaman zeytinyağının sadece belirli bir miktarı donuk hale gelirken bir kısmı sıvı kalabilmektedir. Bu durum yine zeytinyağının yapımında kullanılan zeytinlerin özelliklerine, sıkım tekniğine ve saklama koşullarına göre değişiklik gösterebilmektedir.

Öncelikle, kaliteli zeytinyağı belirli bir renge sahip değildir. Ayrıca zeytinyağının rengi, onun kalitesi konusunda fikir veren unsurlardan birini oluşturmamaktadır. Öyle ki Uluslararası Zeytin Konseyi (International Olive Oil Council) tarafından alınan bir kararla, zeytinyağı renginin herhangi ön yargı oluşturmaması adına zeytinyağı tadımının kobalt mavisi bardaklarda yapılması zorunluluğu bulunuyor. Çünkü zeytinyağı, altın sarı renginden koyu yeşile kadar pek çok renge sahip olabilmektedir.
Zeytinyağının rengi sadece zeytinin hasat edildiği ve yağının çıkarıldığı zamanla ilgili bir fikir verebilir bizlere. Çünkü hasat zamanlarına göre zeytinde bulunan klorofil ve polifenol miktarı, zeytinyağının renginde belirleyici bir rol oynamaktadır.

Erken hasat, (bölgelere göre bazı küçük değişiklikler göstermekle birlikte) eylül ayı sonunda başlayıp kasım ayı başına kadar rengi tamamen yeşil olan zeytinlerin hasat edilmesidir. Ortaya çıkan yağın acılığı, yakıcılığı ve meyvemsiliği yüksek, asit oranı düşüktür. Olgun hasat ise, rengi pembe, mor, siyah zeytinlerin kasım ayı ortasında başlayıp ocak ayına kadar hasat edilmesiyle elde edilir. Ortaya çıkan yağ erken hasada göre daha yumuşak bir tada sahiptir, asit oranı ise nispeten daha yüksek olacaktır.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz.
Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.
Anasayfa
Hesabım
Sepet
Ürünlerimiz